Almodovar'ın yönetmenliğini yaptığı hemen her filminde mutlaka olmazsa olmazları vardır; bol et gösterisi, -maskülen ya da feminen- her halukarda "estetik" bir kalça görüntüsü ve her daim zekice ve hakikatli diyaloglar... "Konuş Onunla" da Pedro'nun alameti farikası simgeleri, özgün ve kendine has sinema dilini başarıyla taşımakta beis görmüyor... Talk To Her'de, Altın rengi, üzeri somon güllerle dolu perde, Pina Bausch'un Café Müller adlı izletisini sergilemek üzere açılır. İzleyenler arasında birbirini tanımayan iki genç adam vardır. Bir hemşire olan Benigno ve kırklı yaşlarında bir yazar olan Marco. Sahnede ahşap iskemleler ve masalar arasında, Henry Purcell'in The Fairy Queen adlı eseriyle, kollarını açmış danseden iki kadın vardır. Performansın duygusallığı karşısında Marco ağlamaya başlar. Benigno yanında oturan adamın ağladığını farkeder ve kendisinin de bu gösteriden çok etkilendiğini söylemek ister ama cesaret edemez. Aylar sonra iki adam "El Bosque" adlı Benigno'nun çalıştığı özel bir klinikte tekrar karşılaşırlar. Lydia, Marco'nun profesyonel boğa güreşçisi olan kızarkadaşı yaralanmış ve komadadır. Benigno ise klinikte çalışmakta ve komada bir başka genç kadına, bir bale öğrencisi olan Alicia'ya bakmaktadır. Marco, Alicia'nın odasının önünden geçerken Benigno onunla konuşmaya başlar. Bu herşeyin altüst olduğu yakın bir dostluğun başlangıcı olur. Kliniğin dört duvarı arasında ne kadar süreceği belli olmayan bu zaman dilimi; 4 insanın hayatını, geçmişini, bugününü ve geleceğini bilinmeyen bir kadere doğru taşır. "Talk To Her", aynı zamanda senaryo yazarlığını da yapmış olan Pedro Almodovar'ın en iyi özgün senaryo dalında Oscar'ı kazandığı bir yapım olarak da dikkat çekiyor...